Yolun Yarısı
Bir doğum günüm daha geldi. Yaş oldu 35 ya da 36 artık ne ise önemli değil. Yolun yarısına geldim. 🙂 Geriye dönüp bakıyorum. Neler yapmışım? Neler istemişim de yapamamışım? Eskiden ne hayallerim vardı şimdi elimde neler var? Küçüklüğümde büyüğünce şöyle olacam böyle olacam diye hayaller kurardım. Şimdi kendime bakıyorum o zaman hayalini kurduğumdan çok farklıyım. Yaşım ilerledikçe beklentilerim ve hayallerim de değişmiş. Her yaşadığım olay, hayatıma değen her insan, yaptığım her gezi, hepsi birden beni şimdiki Serkan yapmışlar. Bazen düşünerek hayatıma kendim yön vermişim bazen ise düşünmeden bilinçaltım yönetimi eline alıp beni buraya getirmiş. Zamanla çok çalışan, idealist ve çok para kazanmak isteyen ama zamanı hiç olmayan Serkan’dan sevdiği şeyleri yapan, daha az çalışan ama daha çok şey üreten, daha az kazanan ama kendi ve sevdikleri için zamanı olan bir Serkan’a dönüşmüşüm.
Peki şimdi yolun yarısındayken olduğum Serkan’dan mutlu muyum? Hem evet hem hayır. Bazı şeylere çok güzel yön vermişim ama bazı şeyler eksik kalmış hayatımda. Hayatı istediğim gibi yaşarken hep yalnız kalmışım. Yakın arkadaşlarımın bir çoğu aile kurmuş, işlerini ve hayatlarını yoluna koymuş devam ediyorlarken ben kendime göre kurduğum düzensizlik içinde hayatı sürekli iniş çıkışlar ile yaşamışım. Sadece ailemden ve hayatıma giren insanlardan uzaklaşmamışım bu düzensizlik yüzünden, yakın arkadaşlarımdan da uzaklaşmaya başlamışım. Bundan 9 sene önce her doğum günümde farklı bir yerde olmayı dilemiştim. Başarmışım da sürekli biryerler de olduğumdan doğum günlerimi bile dünyanın bir köşesinde tek başıma kutlar olmuşum. Oysa tanıştığım bazı insanlar benim ne kadar şanslı olduğumu düşünüyorlar. Halbuki bu yaptığım seçimler için feda ettiklerimden haberleri yok. Gerçi hoş benim de imrenerek baktığım insalar ve aileler var. 🙂 Kısır döngü işte…
Dün annemi görmüştüm rüyamda. Huzur içinde yatsın uzun zamandır görmüyordum. Karşılıklı yemek yiyorduk ama kendisi çok mutsuzdu, benle hiç konuşmuyordu. “Tamam annecim geldim işte. Döndüm sağlamım. Bu hayalimi de başardım…” diyordum. Yine de hiç konuşmadı ve mutsuzdu. Sanırım çılgınca ve hatta bencilce hayatta istediklerimi yaparken kaybettiğim şeyler için üzülüyordu. En azından ben ona açıklama yaparken neye üzüldüğünü ve istediği cevapların onlar olmadığını hissediyordum. Neyse rüya işte…
Bundan 4 yıl önce “Yolun Yarısına Yaklaşıyorum” diye heyecan dolu bir yazı yamışım. “Hayatı biraz daha hızlı yaşamalıyım, daha çok gülüp, daha çok eğlenmeliyim, daha çok çalışmalıyım, daha çok üretken olmalıyım, daha çok paylaşmalıyım ve tabii daha çok gezmeliyim.” demişim. Hatta “İnanıyorum bir gün Afrika ve Moğolistan gezilerimi buradan paylaşacağım” bile demişim. Evet şimdi geriye dönüp bakıyorum bu 4 yılda hayatıma ne çok şey sığdırmışım, hayal ettiğim ne çok şeyi başarmışım. 4 yıl önce o yazıda yapmayı istediğim ne varsa hepsini yapmışım.
Şu anda Japonya’nın kuzeyinde ücra bir gölün kenarında tek başıma oturuyorum ve yine bir doğum günü geldi çattı. Evet artık yolun yarısını geçmeye hazırım. Hatta kalan yarısı içinde hayatımı yine yeniden değiştirmeye hazırım. Şimdi gözlerimi kapatıp hayal ettiğim mumları söndürmeden önce her zaman olduğu gibi hayatıma daha çok şey sığdırmayı değil daha çok insan sığdırmayı diliyorum.
erdemmozcan .
Varmak ile yolda olmak arasındaki ince çizgi var.. VArmayı dilerken, hedefe kilitlenen insan yolda olduğunu unutuyor galiba. Misafir olduğumuz şu dünya aleminde satıcılar ellerindekileri çok güzel pazarlıyorlar. Az bir lezzetin bazen çok elemi oluyor… sorular…sorular… Yaş 35
Serkan Sogut
Aslında yol sadece motosiklet ile ya da sırt çantası ile çıkılan bir macera olarak görülmemeli. Hayatın kendisi de bir yolculuk. Dediğin gibi bazen insanlar hayatlarında sadece hedefe kitleniyorlar ve içinde bulundukları zamanı değerlendiremiyorlar. Sonra dönüp bakıyorlar zaman nasıl da çabuk geçmiş. 😉
Eda Erdoğan
Yaş otuz beş! yolun yarısı eder.
Dante gibi ortasındayız ömrün.
Delikanlı çağımızdaki cevher,
Yalvarmak, yakarmak nafile bugün,
Gözünün yaşına bakmadan gider.
Şakaklarıma kar mı yağdı ne var?
Benim mi Allahım bu çizgili yüz?
Ya gözler altındaki mor halkalar?
Neden böyle düşman görünürsünüz,
Yıllar yılı dost bildiğim aynalar?
Zamanla nasıl değişiyor insan!
Hangi resmime baksam ben değilim.
Nerde o günler, o şevk, o heyecan?
Bu güler yüzlü adam ben değilim;
Yalandır kaygısız olduğum yalan.
Hayal meyal şeylerden ilk aşkımız;
Hatırası bile yabancı gelir.
Hayata beraber başladığımız,
Dostlarla da yollar ayrıldı bir bir;
Gittikçe artıyor yalnızlığımız.
Gökyüzünün başka rengi de varmış!
Geç farkettim taşın sert olduğunu.
Su insanı boğar, ateş yakarmış!
Her doğan günün bir dert olduğunu,
İnsan bu yaşa gelince anlarmış.
En anlamlı şiir bu olsa gerek 😉
Serkan Sogut
Uzun zaman olmuştu okumayalı teşekkür ederim paylaşım için 🙂