Rotalar: Güney Afrika (Garden Route / Route 62)

Güney Afrika

Dünyadaki her ülkede biraz çeşitlilik vardır. Fakat Güney Afrika, Cape sahillerindeki penguenlerinden, Limpopo nehrindeki hipopotamlarına kadar bu çeşitlilikten fazlasıyla payını alır. Bu dünyanın en destansı kıtasının ucunda -tabir yerindeyse dünyanın en altında- bulunan ülke gerek kültürel, gerekse topraklarında barındırdığı vahşi yaşam çeşitliliği ile her zaman dikkat çekmeyi başarmıştır.

Ne Yapmak İstiyorum?

Gezi planı için hazırladığım tanıtım videosu;

Bu yolculuk sadece bir motosiklet sürüşü olmayacak. Yolculuğum boyunca Güney Afrika’nın gerek şehirlerinden, gerekse vahşi doğasından geçerek, Afrika’nın insanlarını, doğasını ve vahşi yaşamını yakından tanımaya çalışacağım. Rota üzerinde bulunan şehirler, kasabalar, dağlar, sahiller, vahşi hayat parkları ve milli parklar 10 günlük bu gezide benim maceram, sizin keyfiniz olacaklar.

Rotam

Haritayı Google Map üzerinde görmek için:

Güney Afrika üzerinde doğudan batıya uzanan ve birçok motosikletçinin hayali olan “Garden Route” ve “Route 62” benim de hayalimi süsleyen rotalardan biridir. Onun için Cape Town’dan başlayıp Port Elizabeth’e kadar olan bölgede motosiklet ile toplam 2.000 km yol yaparak her iki rotadan da geçeceğim. Öncelikle batıdan doğuya “Garden Route” rotasını, dönüş yolu olarak da doğudan batıya “Route 62” rotasını kullanacağım.

Garden Route

Garden Route dünyada birçok motosiklet kullanıcısının hep yapmak istediği bir rotadır. Güney Afrika’nın kıyılarından geçer. Sadece kaliteli ve bol virajlı bir yolda değil, bir tarafında görkemli dağlar ile diğer tarafında Güney Afrika’nın beyaz kumlu sahilleri arasında yol alırsınız. Botanik bahçeleri ve birçok çiçek bahçesinden ismini alan bu rotanın çiçek krallığı dünyasının en zengini olduğu söylenir.

Yaklaşık 500 km uzunluğundaki bu sahil yolu üzerinde seyahat ederken tarihi, jeolojik ve vahşi yaşam parkları gibi birbirinden farklı birçok yere uğrayacağım ve bunları deneyimleyeceğim.

Route 62

Güney Afrika’nın turistik rotalarından biridir. Garden Route’a göre daha kuzeyde yer alır.  Yükselen kayalıklar, dağlar, berrak dereler, ağaçlar ve yerli bitki örtüsü ile birlikte muhteşem manzaralar sunar. Garden Rote’a güzel bir alternatif olan bu rota şarap yolu olarak da bilinir. Dünyanın en uzun şarap yollarından biridir. Yol boyunca birçok üzüm çiftliği, şarap yapım ve tadım evleri vardır.

Güney Afrika’da en çok tercih edilen popüler rotalardan biridir. Bu rota üzerinde motosiklet ile seyahat ederken sadece rotanın tadını çıkarmayacağım. Ayrıca yol boyunca keşfedilmesi gereken birçok yere de uğrayıp deneyimleyeceğim.

Günlük Planım

Gün

Yapılacaklar

Konaklama

1 cumartesi Cumartesi 00:55 İstanbul THY ile cumartesi 13:10 Cape Town

Masa Dağına çıkılacak
Masa Dağı Milli Parkı gezilecek
Şehir turu atılacak
Motosiklet kiralanacak

Cape Town
2 pazar Motosiklet ile Cape burnu çevresi dolaşılacak
Chapman’s Peak’den geçilecek
Ümit Burnuna gidilecek
Penguen Sahili gezilecek
Toplam : 230km
Hermanus
3 pazartesi L’Agulhas’a gidilecek
Garden Route üzerinden gezilerek Mossel Bay’a geçilecek
Toplam : 380km
Mossel Bay
4 salı Garden Route üzerinde gezinerek yola devam edilecek
Wilderness Milli Parkı gezilecek
Knsyna Milli Parkı gezilecek
Toplam : 230km
Plettenberg Bay
5 çarşamba Monkeyland Primat Sığınağı gezilecek
Bloukrans Köprüsünde yürüyüş ve Bungee Jumping
Garden Route’un son kalan kısmı üzerinden Addo’ya geçilecek
Toplam : 130km
Addo Park
6 perşembe Bütün gün Addo Fil Ulusal Parkında safari yapılacak Addo Park
7 cuma Route 62 üzerinden gezilerek Outdshoorn’a geçilecek
Swartberg Dağı gezilecek
Swartberg Pass geçidine gidilecek
Toplam : 421km
Outdshoorn
8 cumartesi Cango Vahşi Yaşam Parkı gezilecek
Cango Mağaraları gezilecek
Outdshoorn
9 pazar Route 62 rotasından gezilerek Montagu’ya geçilecek
Toplam : 237km
Montagu
10 pazartesi Route 62 rotasının son kısmı gezilerek Cape Town’a dönüş.
Toplam : 179km

Pazartesi 15:40 Cape Town THY ile Salı 05:40 İstanbul

Eve Dönüş ->

Rota Üzerinde Göreceklerim & Yapacaklarım

Cape Town

Cape Town, Güney Afrika’nın üç ana şehrinden biridir. Endonezyalı’ların ve kuzeyden gelen Fransız, İngiliz, Alman ve Hollandalı’ların burada bulunan Bushman ve Hottentot kabileleri ile birleşmesinden dolayı büyük bir kültürel çeşitlilik oluşmuştur. Mimari, mutfak, müzik ve dansı yansıtan bir tarih üzerine kurulmuş bir kültür şehridir.

Masa Dağı, efsanevi Şeytan Tepesi ve tarihi Signal Hill’in etkileyici varlığı gururla kentin üzerinde durur. Eşsiz çiçek krallığı, bereketli ırmakları, beyaz kumlu plajları ve muhteşem kırsalları ile ünlüdür Cape Yarımadası.

Bu kültürel çeşitliliğin ve doğa güzelliklerinin içine dalıp Cape Town’u ve onun halkını tanımaya çalışacağım.

Masa Dağı ve Milli Parkı

Masa Dağı adı dağın jeolojik şeklinden esinlenerek verilmiş bir yassı dağdır. 60 milyon yaşındaki bu dağ Cape Town’un görüntüsü üzerinde baskın bir karaktere sahiptir ve şehrin simgesi halindedir.

Bu dağ aynı zamanda 100 milyondan fazla global oy alarak “Yeni Doğal 7 Harikalar” (www.n7w.com)‘ın içinde yer almış. Teleferik ile bu dağa çıkarak Cape Town ve Ümit Burnuna doğru gün batıracağım.

Ümit Burnu (Cape of Good Hope)

Portekizli kaşif Bartolomeu Dias burayı 1488 keşfederek ismini “Fırtınalar Burnu” (Cape of Storms) koymuştur. Çünkü eskiden Hint okyanusu ile Atlantik okyanusunun (sıcak-soğuk su) birleştiği yerin burası olduğu düşünülüyormuş. Fakat daha sonra Portekizli John II tarafından Hindistan ve doğunun deniz yolu açılmasıyla doğurduğu büyük iyimserlik yüzünden ismini “Ümit Burnu” olarak değiştirmiştir.

Bu tarihi ve jeolojik öneme sahip burnu keşfedilişinden 564 yıl sonra kendim keşfetmeye gideceğim.

Chapman’s Peak

Cape Town’da bulunan Cape Peninsula kayalıklarının Atlantik okyanusuna yüzlerce metre yükseklikteki dik batı kanadının ismidir. Burada bulunan yol denizden 513 m yükseklikte kayalıkların kenarına oyularak yapılmış. Toplam 9 km uzunluğundaki yolda 114 tane viraj bulunmaktadır. Bu viraj ve kıvrımlar yolu sonsuzmuş gibi gösterir. Fotoğrafçıların cenneti gibidir. Biz motosiklet sürücüleri içinse cennetteki yol gibidir 🙂 Sadece motosiklet değil araç ve bisiklet kullanan tüm sürücülerin muhakkak geçmesi gereken bir yer olduğu söylenir.

Penguen Sahili

Sadece Güney Afrika bölgesinde bulunan siyah ayaklı penguenler, Atlantik Okyanus sularını ve Güney Afrika sahillerini evleri olarak benimsemişler. Cape Town’a yakın Penguen Sahilinde bunları doğal ortamlarında izleyeceğim. Belki birini sevme fırsatı bile bulabilirim 🙂

Güney Gerçek Balinaları (Eubalaena Australis)

Dünyanın en büyük canlılarından biri olan Güney Doğru Balinalarının göç yolları üzerinde Güney Afrika da vardır. Boyları 18 m ve ağırlıkları 80 tona kadar ulaşabilen bu devasa balinalar, Mayıs – Haziran itibari ile Garden Route üzerinden izlenebilir.

Daha önce burada çok sayıda avlanıldığından dolayı nesli tükenme tehlikesinde olan hayvanlar arasına girmiş ve koruma altına alınmışlar. Bunlardan birini uzaktan da olsa görmeye çalışacağım.

Agulhas Burnu

Bu kayalık burun Afrika kıtasının en güney noktasıdır. Ayrıca Atlantik ve Hint okyanusunun birbiri ile buluştuğu noktadır. Dünya üzerindeki 5 önemli noktadan biridir. Bu tarz noktaları ziyaret etmeyi ve orada bulunmuş olmayı çok önemserim. Garden Route’a giderken buraya da uğrayacağım.

Monkeyland Primat Sığınağı

Monkeyland dünyanın ilk çok türlü primatların serbest dolaştığı bir sığınaktır. Dünya çapında büyük bir üne sahiptir. Burası primatların durumu hakkında farkındalık yaratmak ve onların bizimle beraber uyum içinde yaşayabilecekleri anlayışa sahip olduklarını göstermeyi amaçlamakta. Burada birçok maymunu doğal ortamında görerek onlarla yakın temasa geçebiliyorsunuz.

Ayrıca primatlar 128 m uzunluğunda ve ağaçların üzerinden giden asma köprü ile gözlemlenebiliyorlar. İnsanlar ile ne kadar uyum içinde yaşayabildiklerini gidip kendim deneyimleyeceğim.

Bloukrans Köprüsü ve Bungee Jumping

272 m gibi nefes kesen bir yükseklikte Bloukrans nehrinin oluşturduğu iki vadi arasına kurulu bir köprü üzerinde 451 m boyunca yürümeye ne dersiniz? Peki onu üzerinden kendinizi boşluğa bırakmaya 🙂 Evet dünyanın en yüksek Bungee Jumping noktasından bahsediyorum. Oraya giderek eşsiz doğanın tadını çıkaracağım ve kendimi aşağı atacağım.

Addo Fil Ulusal Parkı

Güney Afrika’nın en büyük üç vahşi yaşam parkından biridir. Yaklaşık 180.000 hektar alana kurulu bu park birçok çeşitli hayvana ev sahipliği yapmaktadır. Bunların içinde Afrika’nın büyük beşi olarak anılan aslan, kaplan, fil, gergedan ve bufalo da bulunuyor. Addo Fil Ulusal Parkı’na giderek Afrika’nın beş büyük hayvanını görebilmek için safari yapacağım.

Bu parka kendi aracınız ile girip gezmenizi ve hayvanları yakından görmenize izin veriyorlar. Fakat motosiklet için böyle bir izinleri olduğunu düşünmüyorum, zira fil (veya diğer dört büyük) ile yan yana aynı yolda gitmeyi hiç istemezdim 🙂 Onun için safari yapabilmek için oradaki turlara katılacağım.

Cango Mağaraları

Cango Mağaraları bazıları 4.500 milyon yıl öncesine dayanan dünyanın en büyük dikit taş oluşumlarına sahiptirler. Bu mağaralar zinciri birçok tünel ve odalardan oluşuyor. Fakat ne yazık ki sadece 4 km’lik bir alanı ziyarete açık. Yürüyerek gezmek ve bu büyülü yerden etkilenmek için fazla bile.

Bu mağaralar ile ilgili değişik efsaneler dolanır. 1898’de mağaranın ilk resmi kılavuzu olan Johnny van Wassenaer’ın, mağara sonunu bulabilmek için 29 saat yürüdüğü iddia edilir. Girişten toplam 25 km yürüdüğü ve yüzeyden 275 m aşağı indiği söyleniyor. Ben de Wassenaer’in izinden giderek dünyanın en eski mağaralarından birini keşfe çıkacağım.

Cango Vahşi Yaşam Çifliği

Cango Vahşi Yaşam Çiftliği dünyada da az bulunan, vahşi hayvanlarla tanıştırma çiftliğidir. Burada kafeslerin arkasında veya tv’de 🙂 gördüğünüz çita, beyaz aslan gibi büyük yırtıcı kedilere dokunabilir ve onlarla gezebilirsiniz. Afrika’nın bu güzel yırtıcılarını daha yakından tanımaya ve onları sevmeye gideceğim.

Swartberg Dağı ve Geçidi

Afrikalıların dilinde Kara Dağ anlamına gelen Swartberg dünyanın en iyi kat dağ dizi zincirlerinden biri olarak bilinir ve UNESCO koruması altındadır. Bu geçiş dilimleri yüzyıllar boyunca muhteşem jeolojik oluşumlar sayesinde oluşmuş. Afrika’nın muhteşem doğasını simgeler. Yaklaşık 2.000 m yüksekliğinde ve 230 km boyunca uzanırlar.

Karoo bereketli vadisini ortadan böldüğü ve dik kayalıklar geçit vermediği için insanlar yüzyıllar boyunca dolambaçlı yollardan burayı aşmaya çalışmışlar. Afrika tarihinde önemli bir yere sahip olan ünlü yol mühendisi Thomas Brain, 200 mahkum ve barut kullanarak 120 yıl önce buraya yol inşa etmiş. Bu yol günümüzde hala sağlam olarak durmaktadır ve 1988’de ulusal anıt ilan edilmiş. Dağ sıralarını kıvrıla kıvrıla takip eden 120 yıllık bu yolun izinden Swartberg’i aşacağım.

 

3 Comments

3 Comments
  • hüseyin

    motorsiklet kullanmayı bilmediğim için bu turu atv ile yapabilir miyim ?

    • Serkan Sogut

      Neden olmasın 🙂 bilemedim oradayken yolda hiç atv görmemiştim. Eğer ATV’ler orada trafiğe çıkabiliyorsa gayet yapabilirsin

  • ozanolgac

    Çok güzel ve bilgilendirici bir yazı olmuş. Yazınızdan edindiğim bilgiler adına size teşekkür ederim. Bu yazının üzerinden hatırı sayılır bir zaman geçmiş ve nice sular akmış görünüyor… Grup olarak geçen hafta Sri Lanka’dan döndük ve vahşi doğa deneyimlememizi bir iki tık daha artırmak niyetindeyiz. Şubat ayında sizin rotanızdan esinlenerek bir gezi planlamak niyetindeyiz ve bu geziyi çocuklu da olmamıza binaen araba ile yapacağız 🙂 Bu bağlamda sizden Güney Afrika hakkında müsait olduğunuzda daha detaylı bilgi ve tüyo almak isteriz. Uygun görürseniz benimle oolgac@gmail.com adresinden irtibata geçmenizi dilerim Serkan Bey… Teşekkür ve saygılarımla…

Post a Comment