Keşfedilmeyi Bekleyen Durmitor

Durmitor belkide Balkan yolculuğum boyunca gördüğüm en değişik yerdi. Daha önce Alpler‘de dahil bir çok dağlık bölgede motosiklet kullanmış olmama rağmen Durmitor’a vardığımda çok şaşırdım. Böylesine güzel bir yer nasıl olurda tanınmaz bilinmez diye içimden geçirdiğimi hatırlıyorum. Sessizliğin, sakinliğin, dinginliğin hüküm südüğü bir yer Durmitor.

Balkanlar gezisine hazırlanırken araştırmalarımda Durmitor’u çok sık duyduğumu söyleyemem. Genel olarak dağlık ve güzel bir bölge olduğu yazıyordu. Sadece Türkiye değil yabancı blog/forum sitelerinde de adını çok duymadım. Fakat dönüşü dağlık yollardan yapacağım için burayı da listeme eklemeyi ihmal etmemiştim. Çok da güzel yaptığımı oralara gidince anladım. Dönüş yolunda -birazda bir önceki Alpler gezisinde tadı damağımda kalan dağlar yüzünden- hep dağlarda ilerlemek istiyordum. Durmitor’dayken aradığımı bulduğumu anlayarak içimden “artık eve dönsemde olur” dediğimi hatırlıyorum 🙂

Kısaca Durmitor bölgesinden bahsedeyim. Durmitor Karadağ’ın kuzey batısında bulunan bir milli parktır. Yüksekliği 2.522mt’e kadar uzanan bu bölge kuzeyinde Tara Kanyonu, batısında Piva Kanyonu ve güneyinde Komarnica Kanyonu ile çevrilmiştir. 2.000mt’nin üzerinde yaklaşık 48 zirvesi bulunuyor. Ayrıca bölgeye güzellikleriyle imzalarını atan 18 tane buzul gölde bulunuyor. Bunların içinde en popüleri olan Crno Gölüdür. Göllere takma isim olarak “Gorske Oci” (Dağın gözleri) verilmiş. Gerçekten de göz gibi dağların içine saklanmışlar. Toplam yüzölçümü 390km2 olan Durmitor bölgesi Tara Kanyonunu da içine alır. 1980 yılında dünya koruma listesine girmiştir. Gerçi Tara Kanyonu ile ilgili ayrı bir yazı yazmayı düşünüyorum. Fakat belirtmeden geçemiyeceğim 80km uzunluğu ve 1.300mt derinliği ile Arizona’daki Büyük Kanyon’dan (Grand Canyon) sonra dünyanın 2. büyük kanyonu Tara Kanyonudur.

Ben Durmitor’a giderken Bosnahersek üzerinden bölgenin batısından yer alan Piva kanyonunu kullandım. Bu kanyonun yarısından sonra direk olarak Durmitor’un kalbine tünellerle giden bir yol bulunuyor. Yolu oldukça kısaltıyor fakat hemen söyleyim tüneller içinde rampa çıkıyorsunuz hatta dik dönüşler yapıyorsunuz. Tünel yüzeylerinde beton kaplama olmadığı için yol yüzeyinde su, çamur yada taş gibi şeyler hiç eksik olmuyor. Yine de manzarası için o yoldan tekrar geçerim.

Durmitor parkı boyunca 2.000 metrelere yaklaştıkca herşey dümdüz ovalar ve ovalar üzerinde uzaklarda rasgele dağılmış tepelere dönüyor. Tabi küçük küçük göller yerli halkın dediği gibi dağların gözlerini oluşturuyor. Ovaların üzerindeki tepeler sanki göğü kucaklıyacakmış gibi duruyor. Ovaların sarı rengi ve dağların soluk yüzleri yüzünden ben buraya mars gezegeni ismini taktım. Gerçekten dünyada değilmişsiniz hissini uyandırıyor.

Son derece sessiz ve sakin bir yer. Motoru kapattığınızda tek duyabileceğiniz ses rüzgarın kendisi. Her ne kadar sağda solda serpiştirilmiş dağ evleri (bungalov) görsemde gittiğim mevsimde birilerinin yaşadığından şüpheliyim. Orada geçirdiğim saatler boyunca sadece bisikletli bir çift ve bir kaç araba dışında kimseyi görmedim. Bu ıssızlık yüzünden insanın içini korku kaplamıyor desem yalan olur. Orada o kadar çok vakit geçirdim ki saatin ilerlediğini anlamadığım için hava kararmaya başlamıştı. Bir ara burada kalsam ne yaparım diye düşüncelere dalmışlığım olmuştu 🙂

Motosiklet ile gidecekler için kısaca yol bilgileri vereyim. Yol kalitesi benim gibi touring motor kullanan biri için bile oldukça tatmin ediciydi. Fakat yol çok sarp kayalıkla açıldığı için yolda sürekli taş, kaya parçası görmek mümkün. Sürekli yol kenarlarına birşeyler düşüyor. Ayrıca daha önce bahsettiğim gibi tünelleri çok tehlikeli. Çünkü tüneller eski usul kazma kürek madenleri gibi açılmış duruyor. Kayalardan sızan kar suları, çamurlar sürekli birşeyler damlıyor. Ayrıca tüneller içinde keskin U dönüşleri (hairpin) bile bulunuyor. Bu anlattıklarımın hepsi Durmitor bölgesine varana kadar. Sonrasında sizi çok güzel virajları olan kaliteli bir yol bekliyor. Tabii ki her güzelin bir kusuru vardır 🙂 Çok dar yollar. Sanırım tek şeritten daha darlar. Araba ile yan yana geçemediğimi hatırlıyorum. Yol sürekli ovalarda dönerek gittiği için yolun ilerisini takip ederek virajlara girmeniz gerekiyor. Gerçi pek insan evladığının geçtiği yerler değil ama yine de tedbiri elden bırakmamak lazım.

Durmitor ruhumda güzel izler bıraktı. Nezaman gözlerimi kapatıp oraları hayal etsem sankinleştiğimi hissediyorum. Eğer yolunuz oralara düşerse demiyeceğim, aksine yolunuzu oraya düşürmek için elinden geleni yapın diyeceğim.

2 Comments

2 Comments
  • Ahmet YILMAZ

    Merhabalar,
    Gerçekten çok güzel bir gezi olmuş. Emeğiniz ve paylaşımınız için çok teşekkürler. Benzer bir turu 1 ay sonra yapmak istiyoruz. Durmitor rotası detaylarını sizden öğrenmeyi çok isterim. Mail adresimden bana dönerseniz size detay sorularım olacak.
    İlgi ve yardımlarınız için şimdiden teşekkürler…

    Sevgilerimle,

    • Serkan Sogut

      Ahmet merhaba konu ile ilgili e-posta attım size. Sorularını memnuniyetle cevaplarım ve elimden geldiğince yardımcı olmak isterim.

Post A Reply to Serkan Sogut Cancel Reply